Sigorta şirketlerine karşı açılacak trafik kazası tazminat davası bakımından hak kayıplarına uğranılmaması için vatandaşlarımızın her zaman bir Avukattan hukuki destek almalarında büyük fayda bulunmaktadır. Zira uygulamada hukuki bilgiye sahip olmayan birçok kişinin vatandaşlarımızın zor durumundan yararlandıkları ve yetersiz ve yanlış bilgiye sahip bu kişiler tarafından mağdur edildikleri görülmektedir. Bu nedenle vatandaşlarımızın bu konuda uyanık olmaları gerekmektedir. Çünkü nasıl ki gerçekte doktor olmayan bir kişi tarafından muayene edilmek istemezseniz hukuku bilmeyen ya da yanlış bilen kişilerin haklarınızı korumasını da kesinlikle istemeyeceksinizdir. Bu nedenle trafik kazası sonucu yaşadığınız mağduriyeti size karşı bir sorumluluğu bulunan ve mesleki olarak hukuki süreci yürütebilecek donanıma sahip olan kişiler aracılığıyla çözülmesinde büyük fayda bulunmaktadır..
Öte yandan uygulamada tazminat hesaplama yöntemlerini bilmeyen bu kişilerin mağdurlara yanlış, asılsız ve gerçek dışı birçok bilgi verdiği tazminat taleplerini çok kısa sürede sonuçlandıracaklarına dair beyanlarda bulunarak mağdurları etkilemeye çalıştığı görülmektedir. Böyle bir durumla karşılaşan mağdurların sigorta simsarlığı yapan hukuku bilmeyen vatandaşı daha çok zarara uğratan bu kişilere karşı dikkatli olması ve ne olursa olsun bir avukattan bilgi almasında ve hukuki destek talep etmesinde büyük yarar bulunmaktadır. Zira trafik kazası tazminat davası avukatı kişiyi doğru bilgilendirerek alınması gereken en yüksek tazminatı alacaktır. Diğer türlü hasar danışmanları sigortacılar ise sadece başvuru yaparak ve hukuki bakımdan çok kötü ibranamelere imza atarak mağdurları daha da mağdur etmektedir. Bu nedenle trafik kazasına ilişkin maddi tazminat davaları yani halk deyimiyle sigorta parası ya da sigorta tazminatı (trafik kazası tazminatı) davası avukatı dışında insanlara güven vermeyen tek derdi bir an önce cebine doldurmak olan insanlar tarafından yürütülmeyecek derecede önemli dava ve hukuki işlerdir.
Karayolları Trafik Kanunu Madde 97 “Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı dava da açabilir.” Hükmünü içermektedir. Bu nedenle trafik kazası halinde sakatlanan veya özürlü sağlık raporu bulunan kişiler bakımından her ne kadar başvuru yoluyla tazminat talebi mümkün olsa da gerçek zarar her zaman sigorta şirketlerinin yaptığı ödemenin çok üzerinde olacağından dava açılarak Yargıtay hesap ölçütleri ve adli tıp maluliyet raporları doğrultusunda tazminat hesaplamaları yapılmasında mağdurlar büyük yararı bulunmaktadır. Zira sigorta şirketlerinin ödeme teklifleri ile mahkeme eliyle yaptırılan hesaplamalar arasında bazen iki katı fark bulunmaktadır.
Trafik kazası nedeniyle maluliyeti tespit edilen kişiler uğradıkları maddi zararları sigorta şirketlerine yöneltecekleri bir dava ile isteyebilirler. Böylelikle sigorta şirketlerinin kendi lehine olan hesaplamalar nedeniyle ve haksız indirim talepleri yüzünden zarara uğramaktan kurtulabilirler. Yalnız maluliyet raporunun tam bir tespiti içermesi ve tedavi sürecinin ve davanın bütün aşamalarının çok dikkatli bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Maluliyet oranına göre tazminat hesaplaması yapılabilmesi için çeşitli kriterler bilinmelidir.
Kimler dava açabilir?
Bu hususta ikili bir ayrım söz konusudur. Eğer trafik kazası mağduru hayatta ise borçlar kanunun 41. 45. Ve 47. Maddeleri uyarınca bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Eğer mağdur vefat etmiş ise onun vefatı ile maddi ve manevi zarar gören yakınları, annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği altındaki kişiler maddi ve manevi zararlarının tazmini için dava çama hakkına sahiptirler.. Mağdur ölmeden evvel tazminat davası açtıysa yine bu kişiler davaya devam edebilirler.
Trafik kazalarında dava açma süresi nedir?
Borçlar kanunu 60. maddesi “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz. Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur. Eğer haksız bir fiil, mutazarrır olan taraf aleyhinde bir alacak tevlit etmiş olursa, mutazarrır kendisinin tazminat talebi müruru zaman ile sakıt olsa bile o alacağı vermekten imtina edebilir” şeklindedir.
Kanunda da açıklandığı üzere maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada belirlenen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 1 yıldır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar.Fakat trafik kazası sonucu ortaya çıkan durum ceza davasının gerektirir bir durum ise, ve o durum için ceza kanunlarında çok daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan zamanaşımı süreleri esas alınır. Eski ve yeni Ceza kanunlarında farklı ceza zaman aşımı süreleri söz konusu olduğu gibi kazada meydaan gelen zarara göre de zamanaşımın yani dava açabilmenin süresi değişebilmektedir.
Trafik kazaları sonucu dava kimlere karşı açılabilir?
Trafik Kazası sonucu kime karşı dava açılacağı meydana gelen kazaya göre değişektir. Kazanın meydana gelmesiyle aşağıda belirteceğimiz sorumlular müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
Zira Borçlar Kanunun 51. maddesi de ” Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.” denilmektedir. Birlikte zarara yol açanlara ilişkin Borçlar Kanunu’nun 50. maddesindeki düzenlemeye göre ise ” Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer’an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şümulünün derecesini tayin eyler.” şeklindeki düzenlemeyele birlikte zarar verenlerin sorumluluğu düzenlenmiştir.
Buna göre bir kazanın meydana gelmesinde araç kullanan şoför kusurlu ise şoföre dava açılacaktır. Eğer araç trafik kaydında şoförün üzerine kayıtlı değilse, yasa gereği aracın maliki de zarardan sorumlu olduğundan tazminat davası her ikisine birlikte yöneltilecektir. Zararı doğuran eyleme kimler sebep oldu ise kusurları dikkate alınarak dava açılabilecektir.
Fakat trafik kazasına yol açan kişi bakımından yapılan bu ayrımın yanında daha önemli bir ayrımda zararın türüne göre sorumluların belirlenerek açılmasıdır. Zararın kaynaklandığı hukuki ilişkinin türünden yola çıkılarak davalılar belirlenir.
Örneğin : Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bakımından doğan maddi zararları teminat limitine kadar sigorta şirketi karşılarken teminat limitinin üzerindeki zararlar araç sahibine yöneltilerek talep edilebilir. Lakin manevi zararlar bakımından söz konusu sigorta türü için, sigorta şirketinin sorumluluğu yoktur. Bilakis kasko olarak bilinen(Karayolları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası) sigorta türü bakımından sigorta şirketlerinin sorumluluğu söz konusudur.
Tabi burada Zorunlu Taşımacılık Ferdi Koltuk Kaza Sigortasının da ek bir güvence sağladığı unutulmamalıdır.
Günlük hayatımızda çok sık karşılaştığımız hukuki bir konu olan trafik kazalarının hukuki sonuçlarından biri olan tazminat davaları kısaca bu şekildedir.
Kazaya sebebiyet veren kusurlu aracın şoförüne karşı yolcular tazminat davası açabilir mi?
Burada yolcuların araç şoförüne veya araç sahibine dava açma hakları pek tabidir ancak ailevi nedenlerle araç şoförüne dava açılmak istenmemektedir. Peki böyle bir durumda sigorta şirketine karşı dava açılabilecek midir? Bu soruya rahatlıkla evet cevabı verebiliriz. Rücu şartlarının olmaması kaydıyla kusurlu aracın sürücüsü tarafından herhangi bir ödeme yapılmadan meydana gelen zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması sağlanabilir. Sigortanın türüne gore talep edilecek zarar da değişmektedir. Zira ihtiyari mesuliyet sigorta ile Zorunlu Mesuliyet sigortalarının kapsamları farklı olduğu gibi Zorunlu Ferdi Koltuk Sigortası da farklı zararları karşılamaktadır.
Zorunlu Mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin, üçüncü kişilere verdiği onun karşılamak üzere oluşturulmuş bir sigorta türüdür dolayısıyla araçta bulunan kazaya sebebiyet veren şoför hariç yolcularda üçüncü kişi olacağından sigorta şirketine dava açabilirler.
Maddi ve Manevi Tazminat Kapsamı ve miktarı nasıl belirlenir:
Trafik kazası sonucunda ölüm olayı gerçekleşmişse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği gibi, ölenin,ölümü nedeniyle duydukları elem, acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminatta talep edebilirler.
Yaralanma meydana geldiyse; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir. Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir.
Sakatlık oluştuysa; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak kazanabilecektir. Ayrıca, araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını istenebilecektir.
Tazminatın hesaplanmasında davacının ekonomik durumu ve uğramış olduğu zararların tam olarak tespiti çok önemlidir. Bu hesaplama sırasında hasarlar delilleriyle tam olarak ispat edilemez ise asgari ücret üzerinden zararın hesaplanması ve daha düşük tazminat miktarları söz konusu olacaktır. Özellikle manevi tazminat soyut bir kavram olduğundan kazazedenin uğramış olduğu zararların net ve çok iyi bir şekilde, delilleriyle birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Bu hususta profesyonel avukatlardan yardım almanın önemi özellikle tazminatın miktarının doğru ve tatmin edici olması yönünden önemlidir.